Proleter Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Proleter Forum

Yaşasın Devrim &Yaşasın Sosyalizm..
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Sıhhıye'yi dolduran 100 bini aşkın işçi ve emekçi faturayı ödemeyi reddetti!
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından STEEL Paz Kas. 30, 2008 9:42 pm

» Grup Kızılırmak Tüm Albümler
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:46 pm

» Ferhat Tunç
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:44 pm

» Tecavüzcüler M.T, K.H, Y.K. ile mi sınırlı?
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından STEEL Paz Kas. 30, 2008 5:43 pm

» Grup Munzur
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:43 pm

» Onur Akın
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:41 pm

» Metin Kemal Kahraman
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:39 pm

» Kardeş Türküler
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:36 pm

» Grup Vardiya Tüm Albümleri
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:23 pm

» Grup Baran
Bonapartizm nedir ? Emptytarafından KAMO Paz Kas. 30, 2008 5:15 pm

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Ortaklar
bedava forum

 

 Bonapartizm nedir ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KAMO
Admin
KAMO


Mesaj Sayısı : 25
Kayıt tarihi : 28/11/08

Bonapartizm nedir ? Empty
MesajKonu: Bonapartizm nedir ?   Bonapartizm nedir ? EmptyPaz Kas. 30, 2008 11:26 am

Devlet sorunu ele alınırken üzerinde durulması gereken önemli noktalardan biri de devlet biçimleri ve ML harekette bu noktada yapılan tartışmalar ve ulaşılan noktadır. Oldukça kapsamlı bir içeriğe sahip olan bu noktaların-tartışmaların daha da zenginleştirilmesi gereği açıktır. Aşağıda ele aldığımız noktaları da bu tartışmalara bir giriş olarak ele almak doğru olacaktır.
Bu noktada yapılan başlıca hatalardan biri, “devlet biçimleri” sorununu, “burjuva demokrasisi-faşizm” ikilemi içinde sıkıştırmadır. Çağımızın iki önemli devlet biçimidir; Faşizm ve demokratik cumhuriyet. Ama, her şey bununla sınırlı değildir; özgün ve yeni biçimler de ortaya çıkabilir, Bonapartizmde bunlardan biridir.

Bonapartizm...

Devlet biçimi olarak Bonapartizm; sosyalist hareketin konusu olmuştur. Hatta, 3. Enternasyonal’in faşizm tartışmalarında, bu kavram, adeta lanetlenmiştir.
Bonapartizmin doğum yeri, adından da anlaşılacağı üzere, Fransa’dır. Marks ve Engels, bu kavramı kullanmıştır; devlet üzerine en önemli çözümlemeleri içeren, L.Bonaparte’in 18. Brumaire ve Fransa’da İç Savaş başta olmak üzere, kimi eserlerinde sorunu çözümlemişlerdir.
Marx ve Engels’in çözümlemelerine bağlı kalarak, sorunu özetle ele almakta yarar vardır.
Bonapartizm, 1848 devrimleri döneminde, hemen hemen bunu izleyen dönemde ortaya çıkmıştır. Marx, bu dönemi, 18. Brumaire’de üç evreye ayırır: “l) Şubat dönemi, 2) 4 Mayıs 1848’den 29 Mayıs 1849’a kadar cumhuriyetin kuruluşu yada kurucu ulusal meclis dönemi, 3) 29 Mayıs 1849’dan 2 Aralık 1851’e kadar anayasal cumhuriyet ya da ulusal yasama meclisi dönemi...” (18. Brumaire, Sf:20)
İşte, Bonapartizm’in bu döneminde temel nitelikleri belirginleşir, bu dönemin bir ürünü olarak ortaya çıkar.
Birinci evrede, bir toplumsal devrim söz konusudur ve tüm sınıflar bu savaşımda rol oynarlar. Hatta iktidardan tüm toplumsal sınıflar pay alır.
“Devrimi hazırlayan ya da yapan bütün ögeler, hanedan muhalefeti, cumhuriyetçi burjuvazi, cumhuriyetçi-demokrat küçük burjuvazi, sosyal-demokrat işçi sınıfı, hepsi, Şubat Hükümeti’nde geçici olarak yerlerini buldular.” (18. Brumaire, Sf:21)
1848 devriminin açığa çıkardığı gibi, proletarya önemli bir toplumsal güçtür; bu temel ayrım noktalarından biridir. Elbette, proletarya nicel olarak, özellikle toplumsal bir devrim döneminde rol oynarken, nitel olarak, yani kendisi için sınıf olma bilinci güçlü değildir. Marksizm, bu yıllarda kendi sistemini kurmaktadır, proletarya, Marksizm dışı akımların etkisindedir. Ancak, buna rağmen, proletarya toplumsal bir güç olarak, devrim döneminde sınıf savaşımını ve sosyal dengeleri etkilemektedir.
Devrim yenilgiyi yaşayınca, devrimci dalga durulma ve geriye düşme eğilimi içinde olunca, özelikle mülk sahiplerinin mülkiyeti koruma ortak paydasında, proletaryaya karşı birleştiler.

Haziran Ayaklanması sonrası, tablo budur; bir yanda proletarya, diğer yanda “mülkiyet-aile-din-düzen” adına birleşen liberaller, cumhuriyetçiler, din adamları, ordu vardır. Birleşen gerici sınıflar, teröre başvurmakta, böylece kapitalizmi korumaya çalışmaktadır.
“Haziran günlerinde, bütün sınıflar ve bütün partiler, proletarya sınıfı karşısında, yani “anarşist partisi”nin, sosyalizmin, komünizmin karşısında, “düzen partisi” içinde birleşmişlerdi. Onlar, toplumu, “toplum düşmanları”nın tasallutundan kurtarmışlardı.” (Marx, Age, Sf:25)
Bu süreçte, Bonapartizm’in iki temel özelliği karşımıza çıkıyor.
Birincisi; burjuva devrimi, feodalizme karşı bir devrimdir ve bu devrim feodalizmin kurumlarını toplum ve devlet yaşamından silmeyi amaçlar. Ancak, burjuvazi, proletaryaya karşı, feodalizmle ittifak yapar, olanda budur. İşte, bir geçiş döneminin devleti olarak, bir hükümet darbesi ile işbaşına gelen Bonapartizm, feodalizmin kurumlarını artık tarihin arka planına atmaktadır. Bunu Marx şöyle tanımlar:
“Birinciler, feodal kurumları parça parça ettiler ve bu kurumlar üzerinde biten feodal başları kopardılarsa, o, Napoleon da, Fransa’nın içinde, bundan böyle artık özgür rekabetin geliştirilmesini, küçük toprak mülkiyetinin işletilmesini ve ulusun özgür kılınmış sanai üretici güçlerinin kullanılmasını sağlayarak koşulları yaratırken, dışarıda her yerde, Fransa’daki burjuva toplumuna Avrupa kıtası üzerinde gerekli olan çevreyi yaratmak için zorunlu olduğu ölçüde feodal kurumları sildi süpürdü...” (Marx, Age. Sf. 14-15)
İkincisi; Bonapartizm, burjuva programın önünü açarken, tüm demokratik talep ve hakları bir yana atıyor, sıkıyönetim ilan ediyor, katı bir diktatörlük kuruyor.
“Anayasa, Ulusal Meclis, hanedan partileri, mavi ve kırmızı cumhuriyetçiler, Afrika kahramanları, politika kürsüsünden gelen gök gürlemesi, günlük basının şimşekleri, tüm litaratür, politikanın ünlü kişileri ve ün kazanmış aydınlar, medeni hukuk, ceza yasası, “özgürlük, eşitlik, kardeşlik”, 2 Mayıs 1852, bütün bunlar, düşmanlarını bile bir büyücü sandıkları bir adamın okuyup üflemesi ile, sanki büyü yapmış gibi ortadan kayboldular. Genel oy hakkı, sanki dünyanın gözleri önünde, kendi vasiyetini kendi eliyle yazmak ve halk adına; varolan herşeyin yok olması gerektiğini ilan etmek için ancak bir an yaşamışa benziyor.” (Age. Sf. 19-20)
“Serüvenci Louis Bonaparte’in bütün kilit noktalarını-ordu, polis, yönetim mekanizması- ele geçirmesinin ve havaya uçurmasını sağlayan şeylerde, burjuvazinin bu iç çelişkisidir.” (Marx, F. İç Savaş. Sf:216)
Diktatörlülgün amacı, burjuva devlet makinesini sağlamlaştırmaktır. Yarım kalan burjuva program, ancak devletin yetkinleştirilmesi ile mümkündür. Bonapartizm, hanedanlığa ve burjuva parlementosuna karşı çıkarken, “sus, sıvış, ses etme” derken, devlet mekanizmasını yetkinleştirmiştir.
Marx, bunu “Napoleon, bu devlet mekanizmasının yetkinleşmesi işini tamamladı.” sözleriyle açıklar. Ve buradan hareketle, proleter devrimin temel niteliğini formüle eder:

“... Bütün siyasal devrimler, bu makineyi kıracakları yerde, yetkinleştirmekten başka birşey yapmadılar. Ardarda iktidar uğruna savaşan partiler bu muazzam devlet yapısını ele geçirmeyi, kazananın en birinci ganimeti saydılar.” (18. Brumarie, Sf. 136)
Bu tanımlama, hep Bonapartizmin bir başka niteliğini, sınıflama yapmak gerekirse, tüm bu tanımlamalardan sonra, üçüncü niteliğini bize vermekle kalmamış, proleter devrim için zorunlu olan, devlet makinesinin el değiştirmesi değil, “kırılması”, yani parçalanmasına ulaşılmıştır. Bu Marx’ın düşüncesinde, devlet ve devrim konusunda muazzam bir sıçramadır.
Bürokrasi, her dönem bir sınıfın, egemen sınıfın aleti olmuştur: Bu Şubat Devrimi sonrasında, burujuvaziyi iktidara hazırlama ile somutlanmıştır. Elbette, bu süreç, toplumdaki toplumsal güçler arasında bir dengenin kurulmasını, toplumun temel sınıfsal güçlerini birbirine karşı kullanmasını içermiştir. Zaten, Bonapartizmin en temel özelliği olarak karşımıza çıkan, “tarafsızlık” görüntüsü de bundandır.

“...Mutlak monarşi zamanında, birinci devrim sırasında ve Napoleon zamanında, bürokrasi, burjuvazinin sınıf egemenliğini hazırlama aracından başka birşey değildir...”
“Ancak, 2. Bonaparte zamanındadır ki, devlet, tamamen bağımsız olmuş gibi görünür...” (Marx, Age, Sf :137)
“...Luis Bonaparte, burjuvaları işçilere karşı ve sırası gelince işçileri de burjuvalara karşı koruma bahanesi ile, kapitalistlerin elinden siyasal iktidarı aldı; ama buna karşılık, egemenliği, spekülasyon ve sanai etkinliği, uzun sözün kısası, tüm burjuvazinin yükselme ve zenginleşmesini, görülmemiş derecede kolaylaştırdı...” (F. İç Savaş, Sf :217)
Bonapartizm, kendine özgü ideolojik argümanlar yaratıyor ve Fransız toplumunun en yaygın sınıfına, özellikle küçük toprak sahiplerine dayanıyor, orada toplumsal destek buluyor. “Tarafsızlık” görüntüsü biraz da bundandır.
Bu özellikler, sadece Fransa’da değil, özellikle feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde, başka toplumlarda şu veya bu ölçüde ortaya çıkmıştır; Almanya’da Bismark dönemi, Rusya’da Kerenski dönemi böylesi dönemlerdir. Ancak bunlar her koşulda geçerli değil, istisnai koşullardır.

Bonapartizm, kapitalist devlet tipinin istisnai bir görüntüsü, istisnai bir biçimidir. Ayrıca, tam bu noktada şu söylenebilir, bu devlet biçimi Bonapartizm tanımında ifadesini bulan burjuva devlet biçimi, tıpkı Bismark Almanya’sı veya Kerenski Rusyası’nda olduğu gibi, özgünlükler de taşır. Yani, Fransa’da ki Bonapartizm ile, örneğin, Rusya’da ortaya çıkan Bonapartizmin ortak yanları olduğu gibi, ayrı ve özgün yanları da vardır. Ama monarşiden sonra, feodal devlet biçiminden sonra, bir geçiş sürecinin ifadesi olarak, katı bir diktatörlükle ve “bağımsız” görüntüsüyle Bonapartizm, istisnai bir devlet biçimi olarak, burjuva programı uygulayan burjuva devlet biçimi olarak karşımıza çıkıyor.

“Devlet, sınıf karşıtlıklarını frenleme gereksinmesinden doğduğuna, ama aynı zamanda, bu sınıfların çatışması ortasında doğduğuna göre, kural olarak en güçlü sınıfın, iktisadi bakımdan egemen olan ve bunun sayesinde, siyasal bakımdan da egemen sınıf durumuna gelen ve böylece ezilen sınıfı boyunduruk altında tutmak ve sömürmek için yeni araçlar kazanan sınıfın devletidir. İşte bundan ötürüdür ki, antik devlet, herşeyden önce, köleleri boyunduruk altında tutmak için köle sahiplerinin devletiydi: Tıpkı feodal devletin, serf ve angaryacı köylüleri boyunduruk altında tutmak için soyluların organı ve modern temsili devletin de ücretli emeğin sermaye tarafından sömürülmesi aleti olması gibi. Bununla birlikte, istisnai olarak savaşım durumundaki sınıfların denge tutmaya çok yaklaştıkları öyle bazı dönemler olurki, devlet gücü sözde aracı olarak, bir zaman için, bu sınıflara karşı belirli bir bağımsızlık durumunu korur. 17. ve 18. yüzyıl mutlak krallıkları soyluluk ile burjuvazi arasındaki dengeyi böyle kurdu; birinci, ve özellikle ikinci Fransız İmparatorluğu’nun proletaryaya karşı burjuvaziyi, burjuvaziye karşı da proletaryayı kullananan Bonapartçılığı, bu sınıflar karşısındaki bağımsız durumunu böyle korudu. Bu konuda, egemen olanlarla baskı altında tutulanların aynı derecede komik bir figür oluşturdukları yeni örnek, Bismark ve ulusunun yeni Alman İmparatorluğu’dur: Burada, terazinin bir kefesine kapitalistler, bir kefesine de emekçiler konmuş ve ikisinin sırtından da ahlaksız prusyalı toprak ağaları çıkar sağlamıştır.” (Engels; Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, Sf:177)
Bu devlet biçiminin, Bonapartizmin, emperyalist çağda bir başka devlet biçimi olan faşizm ile aynı görülmesi veya faşizme, “Bonapartizm” denmesi, bir yanılgı olarak karşımıza çıkıyor. Keza, başta Troçki olmak üzere, Komünist Enternasyonal’de bir dizi tartışmada bu yanılgı vardır. Hatta, özellikle, Komünist Enternasyonal’in 7. Kongresi’nde, yanlış faşizm anlayışları mahkum edilirken, Troçkizme karşı mızraklarının ucunun sivrilmesinin de etkisi ile bu kavram, “Bonapartizm” adeta lanetlenmiştir. Bu lanetlenme bir önyargı oluşturmuş, “Bonapartizm” nerede ise litetatürden çıkarılmış ve giderek, çağımızda devlet biçimleri sorununda bir daralmaya, sorunu şablonlar içinde açıklama gayretlerine yol açmıştır. Yani, elbette faşizm ile Bonapartizm aynı değil, ayrı burjuva devlet biçimleridir, ama lanetlenen Troçkizm ile, çubuk ters yöne bükülmüştür.

Halbuki, ele aldığımız gibi, Bonapartizm, Marx ve Engels’te, ayrıca Lenin’de vardır. Lanetlenemez, sadece bilimsel verilerle incelenebilir; yok sayılamaz, bilimsel çözümlemeler ile yerli yerine konulur. Devrimci sosyalistlerin tarzı eleştirel yaklaşımdır; bu biraz da, resmi sosyalizm tarihinin eleştirisi anlamına gelmektedir. Sadece ve sadece bilime olan inançla, yaptığımız da budur! Dogmatizm ve revizyonizm, şablonculuk ve inkarcılık bizden uzak dursun!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://proleterya.yetkinforum.com
 
Bonapartizm nedir ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Meta nedir ?
» Sosyalizm nedir ?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Proleter Forum :: Teorik Bilgiler-
Buraya geçin: